Kötürüm Kime Denir? Gücün ve Direncin Görünmeyen Yüzü
Bazı kelimeler vardır ki, ilk duyduğumuzda içimizi burkar. “Kötürüm” de onlardan biridir. Belki çocukken bir kitapta rastladık, belki bir haberin içinde duyduk. Ama çoğumuz bu kelimenin ardındaki insan hikâyelerini, mücadeleleri ve gerçekleri hiç düşünmedik. Bugün gelin, bu kelimenin anlamına yalnızca sözlükten değil, insan hayatının içinden bakalım. Çünkü her kelimenin arkasında bir hayat, her tanımın ardında bir hikâye vardır.
—
Kötürüm Ne Demek?
“Kötürüm” kelimesi, Türkçede tıbbi veya fizyolojik nedenlerle hareket kabiliyetini kısmen ya da tamamen kaybetmiş kişileri tanımlamak için kullanılır. Genellikle bedensel engeli nedeniyle yürüyemeyen, hareket etmekte zorlanan ya da yatağa bağımlı yaşayan bireyleri ifade eder. Ancak bu kelime, sadece fiziksel bir durumu değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal birçok gerçeği de beraberinde taşır.
Günümüzde “kötürüm” kelimesi yerini daha saygılı ve kapsayıcı ifadelere bırakmıştır: “Fiziksel engelli”, “hareket kısıtlılığı olan birey” veya “bedensel engel yaşayan kişi” gibi terimler hem daha doğru hem de insan onuruna saygılıdır. Fakat tarih boyunca bu kelime, toplumsal farkındalığın eksikliğini de gözler önüne seren bir dil mirası olmuştur.
—
Dünyada Hareket Kısıtlılığı: Verilere Göre Gerçekler
Global Durum ve Sayılar
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %15’i, yani 1 milyardan fazla insan, bir tür engellilikle yaşamaktadır. Bunların önemli bir kısmını hareket kabiliyeti kısıtlı bireyler oluşturur. Gelişmiş ülkelerde bu oran yaşlanmayla birlikte artarken, gelişmekte olan ülkelerde yetersiz sağlık hizmetleri ve trafik kazaları gibi nedenlerle daha genç yaşlarda ortaya çıkar.
Türkiye’de ise TÜİK’in verilerine göre nüfusun yaklaşık %12’si çeşitli engellerle yaşamaktadır. Bu bireylerin büyük bir kısmı, günlük yaşamlarını sürdürmek için çeşitli desteklere ihtiyaç duymaktadır. Ancak veriler yalnızca sayılardan ibaret değildir; her rakamın ardında bir hayat, bir mücadele ve bir umut yatar.
—
Bir Hikâye: Hasan’ın Hayatı
Bir Kelimenin Ardındaki İnsan
Hasan, 32 yaşında genç bir adam. 10 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu belden aşağısı felç oldu. İlk zamanlarda “kötürüm” kelimesi ona ağır gelmişti; sanki bir damga gibi hayatına yapışmıştı. “Artık hiçbir şey yapamayacağım” düşüncesi, onun için en büyük engeldi.
Ama zamanla bu kelimenin gücünü tersine çevirdi. Rehabilitasyon sürecinde sabırla mücadele etti, tekerlekli sandalyesiyle kendi işini kurdu ve engelli bireylerin haklarını savunan bir dernek kurarak onlarca insana ilham oldu. Bugün Hasan, “Kötürüm olmak, hayattan kopmak değil; hayata farklı bir yerden yeniden tutunmaktır,” diyor.
Onun hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Bedensel engeller, insanın hayallerini ve potansiyelini sınırlamaz. Asıl engel, toplumun bakış açısındadır.
—
Toplum ve Dil: Bir Kelimenin Değişen Anlamı
Kapsayıcı Dilin Gücü
Dil, toplumun aynasıdır. “Kötürüm” kelimesi bir dönem sıradan bir tanımken, bugün bu kelimeyi daha az kullanmamızın nedeni, toplum olarak daha duyarlı bir bakış açısına sahip olmamızdır. Artık biliyoruz ki kelimeler, insanların hayatlarını şekillendirir. “Engelli”, “farklı bedensel yetilere sahip” gibi ifadeler yalnızca daha doğru değil, aynı zamanda daha saygılıdır.
Çünkü mesele sadece bir tanım yapmak değil; karşımızdakini bir insan olarak, tüm onuruyla ve potansiyeliyle kabul etmektir.
—
Geleceğe Bakış: Erişilebilir Bir Dünya Mümkün
Teknoloji ve Sosyal Dönüşüm
Gelişen teknoloji sayesinde hareket kısıtlılığı yaşayan bireyler için dünya giderek daha erişilebilir hale geliyor. Akıllı protezler, beyin-bilgisayar arayüzleri, erişilebilir şehir tasarımları ve uzaktan çalışma imkânları, “kötürüm” olarak tanımlanan bireylerin hayatlarını kökten değiştiriyor.
Ancak bu teknolojik dönüşümün yanında, en az onun kadar önemli bir dönüşüm daha var: Zihinlerdeki engellerin yıkılması. Toplum olarak empati kurdukça, destek verdikçe ve birlikte hareket ettikçe, hiçbir kelimenin insanları sınırlama gücü kalmayacak.
—
Sonuç: Kelimenin Ötesine Geçmek
“Kötürüm” bir kelime olabilir ama arkasında milyonlarca hayat, sayısız mücadele ve bitmeyen bir umut vardır. Bu kelimenin gerçek anlamı, yalnızca sözlükte değil, insanların direncinde ve hayata tutunma gücünde saklıdır.
Şimdi size bir soru: Sizce toplum olarak engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak için neler yapabiliriz? Ve en önemlisi, dilimizi nasıl daha kapsayıcı hale getirebiliriz?
Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın; belki de bu sorulara birlikte vereceğimiz cevaplar, daha adil ve empatik bir geleceğin kapısını aralayabilir.